Sunday, July 29, 2012

Sonmeyen Ates

Tek kanalli televizyon gunlerinin cocuklari olarak, Olimpiyatlar'in gonlumuzdeki yeri ayridir. Ailecek ekran karsina kilitlendigimiz, her renk ve milletten atletlerin farkli alanlardaki dostane yarislarini izledigimiz o gunleri ozlemeyen var midir acaba? Ne internetimiz, ne cok kanalimiz vardi; ama sanki o gunler dunyaya daha entegreydik, olan bitenle daha cok alakadardik. Dunya umrumuzdaydi, kis oyunlari, buz pateni, acik tenis turnuvalari, jimnastik, ustste kirilan dunya rekorlari, hepsi yakin takibimizdeydi. Aramizda insanlarin Facebook guncellemelerini degil, sporcularin basarilarini konusurduk.

Omrumde bir Olimpiyat acilisina gitmek hayalimdir. Umarim cok yaslanmadan bu hayalimi gerceklestirme firsati bulurum. Cok yaslaninca, Ingiltere Kralicesi gibi torenler sirasinda uyuyakalmaktan korkuyorum. Dusunsene onca sene bekle, sonra yorgunluktan dus ve uyu. :) Acilisi haftasonu bastan sona izleme imkani buldum.Her ne kadar Pekin'den sonra Londra'nin isi organizasyon acisindan zor olsa da, acilislari ruya gibi oldu. Hele ulkelerin gecisi muhtesemdi. 

Ulke gecislerinde kendimi biraz cahil hissetmedim desem yalan olur. Adini daha once hic duymadigim, nerde olduklari hakkinda hic bir fikrim olmayan onca ulke vardi ki. Biraz atlas calismaya karar verdim. Ulkelerin kiminde yuzlerce , kiminde sadece bayrak tasiyan sporcu vardi. Zaten Olimpiyatlar'in guzelligi de bu; onemli olan sayi degil; katilmak. Olimpiyat Komitesi de ozellikle bunu vurguluyor. 

Olimpiyat Atesi hic sonmesin. Insanlari guzel seyler icin birarada olmaya tesvik etmeye etsin. 

Ilustrasyon: Ole'
For English please click CosieCosie.

10 comments:

Blogger Bolat said...

Ole eline sağlık çizimler harika :))O zaman diyorum ki 2020 bizde olacak :)

Unknown said...

Ayy cok guzel yazmisiiiiin :-)))))

Bettra said...

Olecim guzel hatiralari hatirlattin tesekkurler :)

İki Kum Tanesi said...

Tek kanallı televizyon çocukları olarak, izlenecek başka bir şey olmadığından, hepimizin olimpiyatlara olan aşkı bir başka gerçekten. O zaman ki sporcuların bir çoğunun adı aklımda,hatta tüm kızlar gibi ben de Mark Spitz'e aşıktım ama şimdi hiçbirini bilmiyorum. Şahane anlatmışsın, şahane. Teşekkürler.

Olé said...

Evet Bolat 2020'de bizde olsun da, ben de acilislara gideyim artik...:)

Olé said...

Asil ben size tesekkur ederim, Sevgili Basak, Betul ve Fusun arkadaslarim. :)

RABİA SERTELİ said...

Olimpiyat karşılaşmaları ve bilhassa açılışlarını izlemek için hafta sonu gezmelerinden vakit ayırırdık. Tek kanal mecburiyeti doğrudur ama bizler bunu hissetmiyorduk. Zevkle, coşkuyla, ilgiyle izliyorduk. 72 yılıydı galiba evimizde henüz TV miz yoktu...açılışı seyretmek için bir arkadaşımızın işyerinde toplanmıştık. Hey gidi günler...

Kasparalov said...

Yazı bizi eskilere götürmedi değil. Ben bilmem pek tek kanallı zamanları aslında yaşımın gerektirdiği üzeri. Ama görünüyor ki siz gibi güzel bloggerlar bizi eskileri anımsatıyor. Çok güzel bir yazıydı. Teşekkürler...

Olé said...

Sevgili Rabia, bir mecburiyettebn cok buyuk bir keyifle izledigimiz fikrine kesinlikle katiliyorum. Amerika'da hala sevkle izliyor insanlar. Gun gun karsilasmalari takip edip, ekrana kitleniyorlar. Bu sanki tavuk mu yumurtadan, yumurta mi tavuktan ikilemi gibi. Ya cok madalya aldiklari icin izliyorlar, ya zevkle takip ettikleri icin, ozenip, calisip, madalya aliyorlar :)

Olé said...

Ah Kasparalov, ne demek...Ama sen boyle yazinca, ben kendimi yasli hissettim birden :))